Bu dünyaya niçin gelmiş olabilirim? Bu dünyada olma amacım ne? Yolculuk nereye? Düşündüm bu konular üzerinde iyi geldi bana. Size de tavsiye ederim bu sorgulamayı..
Dünyaya baktığımda koskocaman bir yer. Ben de içinde küçük bir damla. Dünyada olan her şeyin bir görevi ve dünyada olma süreci var.
Nasıl ki bir ağaç fidan olup gelişip ağaç oluyor ve meyvelerini hediye ediyor dünyaya, küçücük bir tohumla izini bırakıp bilinmezliklere gidiyorsa ben de bir ağaç olmak istedim.
Önce fidan, savunmasız hemen kırılabilen. Baktım ki köklerimi toprağa doğru uzatırsam oradaki zenginlikler benim gücüm olacak. Korkmadım karanlıktan ve saldım köklerimi derinlere bu güçlendirdi, besledi, büyüttü beni.
Bazı seçimler yaptım kendimce ; Öğrenmek öğrenmek hep açtım bilgiye, doymuyordu bilgi heybem.İstedim ki aydınlansın tüm yüzler bunun için savaş vermeye karar verdim. Dünyanın en güzel mesleğini seçtim. Koşulsuz sevgiyi tadabileceğim ben verdikçe çoğalan, çoğaldıkça hayranlıkla izlediğim bilginin gücünü öğrendim.
Temiz bir sayfaydı gelen öğrencilerim. Ben ne yazarsam onla şekillenecek. Oturmayı, kalkmayı, burnunu silmeyi bilmiyordu ama gözlerinde sevgi parıltıları vardı. Hamurdu onlar şekillenmeyi, pişmeyi bekleyen.
Yetmiyordu bu bana öğrenmek , yaratmak taşıyordu içimden seller gibi. Doğaya vurdum kendimi izcilikle tanıştım. Öğrencilerim kendilerini ifade ediyorlardı özgürce işbölümü , sorumluluk derken hayatlarına çok şeyler kattım ben de enerji buldum onlarla.
Bir şey farkettim bu arada ya iz takip edeceksin ya da iz bırakacaksın. İz bırakanlardan olmaktı seçimim.Hayatta iz bırakmak çok heyecanlı ama nasıl ?
Bu arada meyve verme vakti gelmişti korkmadan saldığım kökler güçlü hissettiriyordu bana. İki tane dünyalar tatlısı kızım oldu meyve tadında. Dünyada aldığım en büyük hediyeler tarifi imkansız.
Ters esti çoğu kez rüzgar dallarım kırıldı. Ümitsizliğe düştüğüm , canımın yandığı mücadele etmek istemediğim zamanlar oldu. Bir de baktım ki, bir tek benim dallarım kırılmamıştı hayatta. Dalları kırılmış ve kendini onarıp yoluna devam eden çok ağaç var. İki tane de olgunlaşmamış meyvem var. Onların olgunlaşıp tatlanması için bana ihtiyacı var yoksa hep ham kalacaklar belkide.
Toparlanma zamanı deyip giden dallarım için ağlamamayı, kalanlarla en iyi ne yaparım demeyi öğrendiğimde bir şey daha keşfettim. Aslında her şey bende başlayıp bende bitiyor. İyi olmakta kötü olmakta benim seçimim. Eğer ben istemezsem kimse benim dalımı kıramaz ki. Buna izin veren de benim.
Yeni bir dönem başladı benim için. Kendi içime yolculuk ..Zor bir yolculuk aynı zamanda keyifli. Hazinelerle dolu bir vadiye vardım sonuda, gözlerim kamaştı. Zordu, dikenliydi, tuzaklar vardı. Her zorlukla , her tuzakla daha da güçlendim, küçük küçük mücevherler bulmuştum bu yolculukta. En büyük hazinenin başkalarının hayatlarında farkındalık yaratmak onlarda iz bırakmak olduğunu gördüm, harika bir duygu. İz bırakmaktı ya niyetim yolunu bulmuştum fark etmeden.
Bir fidan olduğumdan beri öğrenmek, öğrenmek ,öğrenmek hiç kendimi alıkoyamadım bu durumdan.Karanlığa küfretmedim hiç, aydınlığa döndüm yüzümü.
Yolculuk nereye bilemiyorum şu an bildiğim tek şey bir gün hayatımı gözümün önünden geçirince içim huzur dolacak , keşkelerim olmayacak hiç. Bu dünyaya iki meyve ve birçok hayatta iz bırakmış olmak gülümsetecek yüzümü.
Diyeceğim bir gün: Haydi Abbas vakit tamam, akşam diyordun işte oldu akşam. Derin bir huzurla el sallayacağım dünyaya usulca ve sessizce gideceğim. Yol nereye ben oraya…
Özgül KARCI